Yürüyen Hazinenin En Gözdesi
Kanatlı Denizatı Broşu Halime Bulut
Fotoğraf: Uşak Müzesi Fotoğraf Arşivi
Hippocamopos (gövdesinin ön kısmı at, arka kısmı balık şeklinde olan kanatlı mitolojik yaratık) formunda altın broş. Konik, renkli camlarla bezeli nar meyvesi sarkaç gruplarıyla süslenmiştir. Pendantla birlikte yüksekliği 3.4 cm; genişlik 2 cm; ağırlık 14.3 gr. Uşak 1.87.96.
Eski eser kaçakçılığına çevre etiği açısından baktığımızda tarihte birçok örneğini görürüz. Bunun başlıca nedenlerinden biri, Avrupa’da bilimin yeniden doğduğu Rönesans’ta (14.–17. yy.) prensler ve üst sınıftan insanların ‘‘antika dolapları’’ diye isimlendirdikleri, içinde eski eserlerin yanı sıra egzotik mineralleri barındıran ve ancak bir ‘‘doğal tarih’’ müzesine ait olabilecek birçok nesneden oluşan koleksiyonlarını, ilerleyen yüzyıllarda antika biriktirme merakıyla artırmaları ve zamanla bunu eski eser yağmacılığına dönüştürmeleridir.
Eski eser istismarını, Lidya medeniyetinin bıraktığı kültürel miras ‘‘Karun Hazinesi’nin’’ bir parçası olan Kanatlı Denizatı Broşu’nun hikayesi ile görelim.
Eski eser kaçakçılığı 18. yy. sonu ve 19. yy. başlarında Batı ülkelerinin, antika toplama hevesiyle artar. Antika düşkünleri özellikle zengin Akdeniz ülkelerindeki değerli eserleri koleksiyonlarına dahil etme yarışına girerler. Medeniyetlerin beşiği Anadolu da zengin tarihi geçmiş ve kültür mirası ile eski eser meraklılarının dikkatini çeker. Bunun sonucunda Anadolu izinsiz birçok kazıya maruz kalır, bulunan eserlerin çoğu yurt dışına kaçırılır.
Yurt dışına kaçırılan Lidya Kralı Kroisos (Karun)’a ait olduğu kabul edilen 400 civarında parçadan oluşan Karun Hazinesi bunun bir örneğidir. Kārûn’un hazinesi, ‘‘genc-i Kārûn, mâl-i Kārûn’’ diye anıldığı gibi her gittiği yere hazinesini de beraberinde götürdüğü için ‘‘genc-i revân’’ (yürüyen hazine) olarak da adlandırılır.
Lidya’nın doğusunda bulunan Güre Tümülüsleri içerisinde yer alan Aktepe, İkiztepe ve Toptepe Tümülüslerinden, 1965–1966 ve 1968 yıllarında tarihi eser kaçakçıları tarafından yağmalanan Karun Hazineleri Koleksiyonu, 1985 yılında ilk olarak New York’taki Metropolitan Müzesi’nde sergilenmeye başlandı. Verilen hukuk mücadelesinin ardından 1993 yılında koleksiyon ait olduğu yere Türkiye’ye geri getirildi.
Hazinenin en değerli eserleri arasında yer alan Toptepe Tümülüsünden çıkarılan Kanatlı Denizatı Broşu, 2005 yılında Uşak Arkeoloji Müzesi’nden sahtesi ile değiştirilerek yurt dışına yeniden götürüldü. Altı yıllık müzakereler sonucunda Almanya’dan iadesi sağlanan eser, ilk olarak Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilendi. Dünyanın en görkemli Hazinesi olan Karun Hazinesi’nin sergilenen 184 adet parçası içinde yer alan Kanatlı Denizatı Broşu şu anda Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
Yunan mitolojisinde denizler tanrısı Poseidon’un iki tekerlekli arabasını çeken Hippokampoi’den (Hippos=at, kampos=deniz canavarı) adını alan, antik çağlardan günümüze gelen denizatının, Karun Hazinesi içerisindeki sansasyonel hikayesi bu şekildedir.
Zenginliğiyle bilinen Kral Kroisos (Karun)’un sonu hakkında hangi öykü gerçek olursa olsun, dünyayı iki kez dolaşmış Kanatlı Denizatı Broşu’nun bu hikayesi bize; ülkemizde sanat eserlerine karşı ilgi ve sevgi olmadan eski eserleri tahripten ve kaçakçılıktan kurtarmanın imkânsız olduğunu gösterir.
Tarihi eser kaçakçılığını önlemek için ilk adımı atan Osman Hamdi Bey’i ise bu noktada minnetle anmak gerekir. Hamdi Bey sayesinde 1884 yılında eski eserleri devlet malı sayan ve bunların yurt dışına çıkarılmasını yasak eden ‘‘Asar-ı Atika Nizamnamesi’’ çıkarıldı. Ülkemiz sanat eserlerinin korunması ve Arkeoloji konusunda çok önemli bir hizmet kazandı. Peki biz, bize sağlanan bu hizmetin ne kadar farkındayız?
Halime BULUT
Arkeolog